Sevgi İle Doğdu İnsan Ve Sevgili Babam ….
Sevgiyle yarattı bizi yaradan sevgiyle büyür insan, sevgiyle yaşar. Sevgi güzelliklerin aynasıdır , sevgi cana can katmaktır insanı anlamaktır.Sevgi üretmektir , çalışmaktır , soluk almaktır. Sevgi parıl parıl gözlerle bakmaktır hayata. Sevgi aşktır , aşk ile yaşamaktır. Ve sevgi en mükemmel sanattır. Madden karşılığı yok sevginin ama manen bütün servetlerden üstündür. O servetlerin en güzeli en mükemmelidir.
Tam ben sevgiyi yazarken telefonum çaldı arayan babamdı. Sevgi ile doldu içim .
-Ne yapıyorsun kızım ? – dedi sevgi dolu bir sesle.
-yazı yazıyorum baba dedim .. Sen nasılsın neler yapıyorsun?-
Diyarbakır’dan Kocaeli ’ye uzanan sevgi o uzun mesafeleri yok etmişti. Yanımdaydı sanki babam, sevgi dolu bir kalp ve sevgili babam . – Şu anda arabanın içindeyim yağmur Çisil Çisil yağıyor kızım
Kız kardeşi Gönül arkadaşlarıyla pikniğe gitti. Onu düşünüyorum, acaba ne yapıyor bu yağmurun altında. Sonrada sen düştün aklıma arayayım bakayım güzel kızım, ceylanım ne yapıyor, sesini duyayım dedim-
O an üşüyen bedenim birden ısınmıştı sevgili babamın sevgi dolu sesiyle. Birden telefonu icat edenin kim olduğunu düşündüm , ne güzel bir icattı mesafeleri yok etmişti. Ama bir türlü anımsayamıyordum telefonu icat eden kişinin ismini . Sonra kız kardeşime sordum kimdi telefonu icat eden dedim . O da “ abla onu hatırlamıyorum ama sevgilisinin adını biliyorum , sevgilisinin adı ALO dedi.” Şaka mı yapıyorsun dedim , hayır şaka değil gerçek abla.Evet gerçekti sonra anımsadım telefonu Grahambel icat etmişti.Ve telefonun icadında da sevgi vardı.
Grahambel sevgilisine duyduğu büyük aşktan ve sevgiden dolayı telefonu icat etmişti. Uğruna telefon icat ettiği sevgili terk etmişti onu ve telefon her çalışında belki sevgilidir umudu ile kaldırıyordu telefonu . Ve telefonu her kaldırışında sevgilinin adını söylüyordu isminin kısaltılmış hali (A.L.O) . İçim ürpermişti bu hikayeyi dinlerken ve yazımın başlarında yazdığım söz tekrar yankılandı beynimde. Evet sevgi bir sanattı hem de büyük bir sanat ve bu sanat büyük bir icadı bize miras olarak bırakmıştı. Demek ki yapılan her işte ,alınan her nefeste sevgi olmalı idi diye düşünüp çayımı yudumlarken, birden müthiş bir ağrı saplandı başıma ve sevgili arkadaşım sevgi dolu bir yürekle ilacı koydu avuçlarıma. Daha içmeden hafiflemişti sanki ağrım. Çünkü sevgi ilaçların en güzeliydi , en mükemmeliydi.
Güzel bir kahvaltı sofrasında yazıyorum bu yazıyı ve yazıyı yazarken , yine bir sevgiye şahit oluyordum. Torunu 80 yaşındaki anneannesine haftaya turneye çıkacağını ve bir süre evde olamayacağını söylüyordu. Birden sessizliğe büründü pamuk saçlı, melek yüzlü anneanne ve kısa bir sessizliğin ardından ürkek bakışlarla ben ne yaparım sensiz tek başıma dedi torununa. O kadar tatlı , o kadar masumdu ki tıpkı bir bebek gibi. Tutamadım kendimi sarıldım , öptüm doya doya.. Torununa duyduğu sevgiydi anneannenin ürkek bakışlarında saklı olan. Ve sevgilerin en güzeliydi belki de. Evet, sevgi bazen torunun , bazen evladın , bazen babanın , bazen kardeşin , bazen annenin , bazen bir dostun , bazen de sevgilinin adıdır. Kısaca adresler farklı olsa da servet aynıdır , tektir. Bu servetin adı SEVGİ ‘dir. Ne olur; bu servetin kıymetini bilelim ve yaptığımız her işe bir tutam sevgi ekleyelim.
(2007)
Hatice NOYAN