Hatice NOYANKöşe Yazıları

Sınırları Aşmak

Hayatımızın birçok alanı sınırlarla kaplıdır. Mesela ömrümüz, sınırlıdır, özgürlüğümüz sınırlı, saatler sınırlıdır, gece ile gündüzün dönüşümü sınırlı. Sınırları biz mi koyarız yoksa hayat mı ? Bazı sınırlar vardır ki değiştirilemez çünkü onlar hayatın manasını ve dengesini oluştururlar. Ya diğer sınırlar ? Yani insanın başka bir insana koyduğu sınır, ya da kendi kendimize koyduğumuz sınırlar. Bu sınırlar bazen korkularımızdır, bazen tembelliğimiz, bazen yanılgılarımızdır.

Cesaret kişinin içindeki en büyük askerdir. Ve bu asker binlerce orduya bedeldir. Aslında kişi bunun farkına varabilse sınırları da aşmış demektir. Hayatımızdaki birçok başarısızlığın sebebi sınırlara yaklaşamayışımızdandır. Öyle korkarız ki o sınırlardan, bütün sınırları mayın tarlası gibi görürüz. Bütün hayatımızı hapsederiz daracık sınırlara. Ya da yanlış insanlara teslim ederiz güzelim hayatımızı, mukaddes varlığımızı. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarız ve hep yarın, deriz. Birçok şey için!

Sonra hiç geçmeyecekmiş gibi görünen ömrümüz su gibi akar geçer ve birde bakarız ki yarın aslında yaşadığımız bugündür.

Ama birçok kişi bunu fark ettiğinde aynadaki yüzü çoktan değişmiştir, artık birçok şey için geçtir. Hayatımızı yanlış insanlara emanet etmekten korkmayız, çünkü alışmışızdır sıradan yaşamaya,O ne der? Bu ne der? Kaygılarını taşımaya. Sonra hayat bir kum tanesi gibi dökülürken avuçlarımızdan, başlarız yakınmaya ve sadece yakınırız. Korkarız çözüm aramaya, devam ederiz düğümlenmiş hayatımızla kendi koyduğumuz acımasız sınırlar içinde yaşamaya.

Aslında insanın dostu da kendisidir düşmanı da ama genelde kendine dost olmayı başarabilen çok az kişi vardır. Bazen de yıllarca hayalini kurduğumuz hiç ulaşamayacağımızı zannettiğimiz bir dost yada bir sevgili ansızın kapımızı çalar . Ve biz büyük bir şaşkınlıkla açarız kapılarımızı, ama sadece açarız, onu hayatımızın başköşesine koymayı beceremeyiz. Gönlümüzün o zalim sınırlarına kilitleriz.Onu çok severiz, sadece severiz.

Sevgimize emeği katmayız, riski katmayız, korkarız kendi koyduğumuz sınırlardan. Ve bu yüzden sevginin ateşi ile yandığımız halde, severken yalnız hissederiz kendimizi, öyle yalnız hissederiz ki, iliklerimize kadar üşürüz, kar yağar sanki içimize. Kendi hayatımızın gardiyanı kesiliriz, sonra da başkalarının başarısına ya da aşkına imreniz.

Neden bunlara sahip olmadığımızı düşünürüz, düşünürüz de kendimize gardiyan olmaktan korkmayan biz, kendimizi yargılamaktan korkarız.

Hayatı başarılı , doğru ve sevgi dolu yaşamak istiyorsak riskleri göze almalı ve sınırlardan korkmamalıyız. Aslında adımlarınızı doğru atarsanız sınırların ötesinde mis kokan gelincik bahçeleri, gelinciğe can veren toprağın bereketi ve toprağa bereket veren yağmurun taneleri var . Sınırları aşmayı başarabilirsek o duru yağmur taneleri birer birer yüreğimize damlar ve bize yudum yudum sevgiyi sunar.

 (2006)                                                                                                                         Hatice NOYAN

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kapalı
Kapalı