Dosdoğru Dost Olabilmek
Evet dosdoğru dost olabilmek. Yada dosdoğru dostu bulabilmek . Dost deyince aklınıza ne gelir?
Karşılıksız , katıksız sevgi mi? Yalansız bir ilişki mi ? Yada en zor anınızda size uzanan bir el mi ?
Tabi ki hepsi ve daha birçok fedakarlığın adıdır dostluk. Dostluk hayata güzel bakmaktadır, dostluk sağduyulu olmaktadır, dostluk sevgiye emeği katmaktır riski katmaktır, dostluk belki de en mükemmel sanattır.
Peki bunun ne kadar farkındayız ? Ve dost olmayı ne kadar biliyoruz?
Biz dosdoğru dostu ararken, kendimiz dostluğun gereğini yerine getiriyor muyuz?
Biz anlaşılmadığımızdan şikayet ederken karşımızdaki insanı ne kadar anlıyoruz, yada anlamaya çalışıyoruz. Anlamadan nasıl anlaşılmayı bekleyebiliriz ki ? Ve dostluk kavramı o kadar basite indirgendi ki kime sorsan can dostum , can arkadaşım der birçok kişi için. Ama en ufak bir menfaat için, satar dostum dediği insanı . Çünkü onun dostluk dediği aslında çıkarlarıdır. Ve bu tarz yaklaşımlar günümüzde sıkça yaşanır hale geldi.
Peki nedir bizi bu duruma getiren? Ekonomik şartlar mı? Batıya özenti mi ? Öz değerlerimizden , kültürümüzden uzaklaşmak mı ? Yada toplumsal bir travma mı ?
Galiba hepsi. Bazen de en büyük acıyı en yakınımıza, en çok sevdiğimize çektiririz. Yada en çok sevdiğimiz üzer bizi yaralar en derinden. Ve sorarız kendimize neden neden diye.
Hakketmediğimizi düşünürüz bu haksızlığı .Aslında cevabı çok basittir, bencilce sevmişizdir, anlayamamışızdır birbirimizi yeterince. Empati yapmayı becerememişizdir. Ve bu beceriksizliğimiz güzel bir dostluğu kaybetmemize neden olmuştur. Dostluğun o tatlı esen rüzgarı sert bir fırtına olup tokat gibi patlamıştır suratımızda .Yine yaptığımız en büyük yanlışlardan biri, sorunlarımızı birbirimizle paylaşmak yerine üçüncü şahıslarla paylaşmaktır. Bu şahıslar size dost görünüp gerçek dostlarınızı kötülerler.
Bir dostum bana yıllar önce gönderdiği mektupta şöyle yazmıştı; “Sen sen ol söylenene, söyleneceklere kolay kolay aldanma, hayatın boyunca. Dünya film ve fırıldaklarla doludur, her şeyin bir de perde arkası vardır, başkasını sana kötüleyenler, emin ol, senide başkasına kötüler.”
Evet ,bazen saflığımız, bazen bencilliğimiz , bazen beceriksizliğimiz , bazen de yanılgılarımız yüzünden kaybederiz gerçek dostlarımızı .Ve kaybettiğimiz sadece dostumuz değil, aynı zamanda mutluluğumuzdur.
Aslında sığınılacak en güzel limandır dostluk, ama dost sadece limanda bekleyen değil, siz dalgalarla boğuşurken ,sizinle beraber mücadele edendir. Gerçek dost size sözleriyle değil, ruhuyla dokunabilendir. Bazen de tüm iyi niyetimize ve fedakarlığımıza rağmen, en zor günümüzde en ihtiyacımız olduğu anda yaralar bizi, yarı yolda bırakır dost diye bağrımıza bastığımız insan. Bir elveda bile demeden yüreğimize basa basa çıkar hayatımızdan. Giderken bir yanımızı da beraberinde götürür. Ama en değerli şeyi bırakmıştır; bize, bizi bırakmıştır. İçimizde saklı olan gerçek dostu bulmamıza neden olmuştur. Tek başımıza neler yapabileceğimizi göstermiştir. Azmimizi arttırmıştır , irademizi kuvvetlendirmiştir.
O yüzden kızmayın ona aslında bize kötülük değil , iyilik etmiştir. Ve bu iyiliğe karşı söyleyeceğiniz en güzel kelime şu olsun;
“Gönlün bir ayna olsun ve hayatın gönlün kadar güzel olsun .”