Hatice NOYANKöşe Yazıları
CENNET KÖYCEĞİZ! VE YİĞİT YÖRÜK KIZI…!
Bazen; bunalırsın, başını alıp gidesin gelir uzaklara. Sonra o
uzakta’ki dostlar düşer gönlüne. Ne zamandır kendi derdine düşüp, ihmal ettiğin dostlar! Ve bir gün; ansızın çalarsın kapılarını, hiç ummadıkları anda. Öyle sıcak öyle samimi karşılanırsın’ki, sanki dün yanlarındaymış’sın gibi. Sanki aradan onca yıl geçmemiş gibi. Ve anlarsın şehirleri, kasabaları, köyleri güzelleştiren, sadece coğrafi özellikleri, havası suyu değil o güzelliklere güzellik katan, özel insanlarıdır. Sıcak, samimi, üretken insanları! İnsandır bir yeri Cennete’de Cehenneme’de çeviren. Evet, yıllar sonra Cennet Köyceğiz’de olmak, güzel dostlarla buluşmak, bana bunları hissettirmişti. Gerçekten’de Yer yüzü Cenneti köyceğiz! Ülkemizin her şehri, her köşesi güzel ama Köyceğiz’de güzelliğin’de ötesin’de tarif edemediğim bir giz, bir büyü var sanki! Hani bazı şeyler öyle güzel, öyle naif, öyle nadidedir’ki, anlatmaya gücünüz yetmez, binlerce cümle, yüzlerce lisan bilseniz’de. Öyle güzel; öyle güzeldir’ki, güzelliği karşısında dil tutulur, kalem kurur! İşte budur benim için Köyceğiz. Ve misafir olduğumuz bu dünya’da herkesin hayatın’da en az bir kez görmesi gereken bir şehirdir bence köyceğiz! Gündüzü ayrı güzel, gece’si, mehtabı ayrı. Gökyüzü öyle yakındır’ki orada; elinizi uzatsanız, parmak uçlarınızla, yıldızlara dokunabilecekmiş gibi hissedersiniz. Muhteşem koyları, gölü, Ayı, Yıldızları izlerken, aşkla titrer içiniz! Yaradanın varlığını ilikleriniz’de en derinlerinizde hissedersiniz: “Allah’ım şükür sana şükür sana, sen varsın her zerre’de ve her zerrem’de. Burnumun direği sızlıyor, Aşktan ve özlemden! Senin özleminden Ya Rab; ne çok özlemişim Seni! Şükür, Ya Rab, şükür, bırakmamışsın beni kendi halime, avare, biçare! Şükür Ya Rab, şükür!'” Siz Aşkın sarhoşluğuyla kendinizden geçmişken, bir el değer omzunuza. Sıcacık bir dost eli: “Acıkmışsındır bir şeyler yiyelim mi?”:
“Tokum” dersiniz, güzel dostun ısrarına rağmen.
“Tokum az önce yedim.” Zihniniz: ” Neden yalan söylüyorsun?
Sabah kahvaltısıyla duruyorsun ” dediğin’de, yüreğiniz tebessümle cevap verir ona.: ” Gökyüzü içtim, Ay ve Yıldız kokladım, tokum. Kudret uçağına bindim Arşı Alayı seyrettim, tokum, öyle tokum’ki, Aşk’tan başım dönüyor!'”
Omzunuza dokunan o dost kim’mi? Tabi’ki, henüz çağımızın vebası
olan, kibire ve bencilliğe bulaşmamış, o yörenin güzel, misafirperver insanları. Ve o insanların arasın’da öyle biri var ki, benim için çok özel bir dost, can arkadaş, kardeş Banu Erbay. Kim’mi Banu? Köyceğiz’in emekçi, yiğit Yörük kızı. Rahmetli Savaş Ay, yıllar önce Yöreyi ziyaret ettiğin’de, onun tavrından, duruşundan öyle etkilenmiş’ki, Memleketine döndüğünde, onu anlatan; Son Amazon adlı, bir yazı kaleme almış! Son Amazon’mu bilemem ama Amazon kadın olduğuna, yakından tanıklık ettim. Ve tanıdığım için, kendimi şanslı hissettiğim, nadir dostlarım arasındadır Banu. Yüz yıllar ötesinden gelen, Yörük analarının, ahlaki değerlerini ve bilgeliğini taşıyor genlerin’de. Bu güzel hasletlerini, çağdaş bir eğitimle’de yoğurunca, muazzam bir kişilik, var etmiş, ruhun’da yüreğin’de naçiz bedenin’de. Onun bu tavrına, duruşuna, endamına hayran olmamak, mümkün değil. onunla her sohbet ettiğim’de; şunları düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi: ‘ Böyle güzel kadınlar; Mecliste aktif rol almalı. Kadınları yok sayıp, hakkını gasp eden, sonra’da onları hipnotize ederek, yada ettiğini zannederek, senede bir gün, Dünya kadınlar gününü, bir lütufmuş gibi, armağan eden, erkek egemen düzene, 365 gün, Dünya kadınların ürünüdür gerçeği, hatırlatılmalı! Kadın, doğası gereği elinin deydiği her şeyi güzelleştiren bir varlık. Hele’ki bu kadın; aklını, yüreğini, eğitimle, ilimle, bilimle harmanlamış’sa. İşte böyle kadınların siyasette olmasını çok arzu ederim. Sesinizi duyar gibiyim! ‘ Her şey gibi, siyasette çok kirlendi! ‘ ‘Diyorsunuz. Çokta haklısınız. Bilirsiniz’ki çamaşırlar ne kadar kirli olursa olsun, bir kalıp sabuna, bir kazan sıcak suya bakar. Ve kabul ediniz’ki, kirli çamaşırları, en güzel kadınlar paklar! Evet bu ülkenin bağrında Banu Erbay gibi, yüzlerce kadın var. Ve bu kadınlar siyasette olmalı, olmaları için, yol açılmalı! ‘ Önlerinde barikatlar mı var’ diyorsunuz!? O halde o barikatları yıkmalı, bu özel
kadınlar bilge yürekleriyle! Aslında Banu Köyceğiz de üç dönem, Belediye Başkanlığı yapmış, tecrübeli Siyasetçi, Salih Erbay’ın kızı olarak, yıllardır siyasetin için’de. çekirdekten yetişme yani. Bununla’da yetinmemiş, Üniversitenin, Siyaset bilimi ve Uluslararası ilişkiler bölümünden mezun olmuş. Ama akademik kariyer yapmayı tercih etmemiş. Babasına ve Köyceğiz’e olan aşkı ağır basmış. Tası tarağı toplayıp, Köyceğiz’in yolunu tutmuş. Babasının sağ kolu olmuş senelerce. Onunla’da yetinmemiş, şu an, Muğla Milletvekili olan; abisi, Burak Erbay’ın, onu, Milletvekilliğine taşıyan yolculuk serüvenin’de yanın’da olmuş, desteklemiş. Babası Salih Erbay’ın zamanını görmedim, duydum dostlarından. Ama abisi Burak Erbay zamanında Köyceğiz’deydim. Evraklarla boğuşmasına, geceler boyu uykusuz kalmasına, yoğun siyasi trafiğine, yaşadığı onca sinir harbine, günler süren gergin bekleyişine, yakından tanık oldum. Ve tabi uzun bekleyişinin ardından, abisi Burak Erbay’ın Milletvekili seçildiği günün, davul zurnayla karşılanma merasimin’de
döktüğü sevinç gözyaşlarına da. ‘Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır’ sözünün kanıtı gibiydi Banu Erbay. Ve böyle kadınların, sadece arkada destekleyen değil, önde lokomotif olmaları gerekir. sahneye; Meclis Kürsüsüne çıkmalarının vakti, çoktan geldi! buna yürekten inanıyorum!
Dünya yeterince kirlendi; kadınların bilge yüreğinden akan coşkun ırmaklara ve sabun kokan ellerine ihtiyacı var!
Çekilin yoldan; Korkmayın ayak seslerimizden! Biz öfke taşımayız gittiğimiz diyarlara!!! Biz karıncanın sesini duyar, onun gülüşün’de mısra oluruz!!! Korkmayın ayak seslerimizden, biz ayak bastığımız topraklara, şifa oluruz!!! Çekilin yoldan; Dünya kadınsız çok hasta, iyileşmeye ihtiyacı var!!!
İyileşmeye ihtiyacımız var!!!
Not: Köyceğiz’e yolunuz düşerse günün birinde, asil Yörük kızının, bunca maharetine ek olarak, işlettiği göl kenarında’ki, tarihi konakta, Ata Motel de konaklamanızı şiddetle tavsiye ederim. Otantik, kaliteli, hijyen bir mekanda, doğanın büyüleyici kucağın’da
keyfinize keyif katacağınız’dan emin olabilirsiniz. Üstelik çokta ekonomik bir mekan.
Sağlıcakla kalın.
Hatice Noyan