Toplusal Cinnet
Yirmi birinci yüzyılda ve bilgi çağında yaşıyoruz. Teknolojinin sınırsız imkânları bir yandan hayatımızı kuşatırken, öbür yandan, hayatımızı cehenneme çeviriyor. Televizyon, Dünyayı evimizin içine getirirken, bilgisayar aradığımız her türlü bilgiyi, en kısa zamanda avuçlarımıza koyuyor. Peki, bize sunulan bu sınırsız hizmetlerden nasıl ve ne şekilde faydalanıyoruz?
Ne yazık ki, bilgi çokluğu içinde bilgi yokluğu yaşıyoruz. Ve çağımızın harikası olan bu bilgi kanallarını, çağımızın vebası haline getirdik. Bilgisayar, internet kafelerde genelde küçük çocukların oyun oynadığı, yâda Chat yaptığı, amacı dışında bir eğlence aracı olarak kullanılıyor. Ve her kesin evinde baş köşede olan televizyon ise, çoğunlukla saçma salak, programlarla beyinlerde uyuşturucu etkisi yaratıyor. Bu duruma tepki gösteren, aydın ama cılız sesler ise, arz ve talep meselesi denilerek susturulmaya çalışılıyor.
Halk uyutuluyor. Ve bu bazı çevrelerin işine geliyor. Galiba biz halk olarak uyumayı seviyoruz.
Yıllarca Van gölü canavarı hikâyesiyle uyutulduk, şimdide hayatımıza yeni bir kavram girdi,
Raiting canavarı. Yani biz, kendi canavarlarımızı, ya da kahramanlarımızı, kendimiz yaratıyoruz. Sonrada yarattığımız yalancı kahramanlarla, özdeşleşip, mekanik bir hayatı yaşıyoruz. Hatta içimizde durumu abartıp, kendini peygamber ilan edenler bile var.
Raiting uğruna; şiddet içeren filmler yayınlanıyor. Haber kanallarında şiddet içeren olaylar; sansürsüz olarak gösteriliyor. Şiddette özendiriliyor, adeta davetiye çıkartılıyor.
Ve en önemli tehlike; öz değerlerimize dinamitler koyulmuş, bazı çevreler tarafından
öz benliklerimiz kuşatılmış, bireysel şiddet; toplumsal cinnete dönüşmüş, sosyal bir patlamanın eşiğindeyiz.
Biz hala uyuyoruz. Halkın uyumasına alışkınızda aydınlarımız nasıl bu kadar derin uykuya dalıyor anlamıyorum. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, “umudumu kaybetmedim.”
Çünkü ülkesini seven, ülkesi için uykusuz geceler geçiren insanlarında azınlıkta olmadığını biliyorum.
Lütfen uyumayanlar uyuyanları uyandırsın! Hayatımızı cinnet ve cahillik değil, bilgi ve bilinç sarsın. El birliği ile toplumsal cinnetten sıyrılıp, toplumsal bilince varalım. Bu çok zor değil, işe beynimizi uyuşturan şeylerden uzak durarak başlayabiliriz. Bilgi ve sevgi dolu günlere erişmek dileğiyle.
Özlü söz: Düşün, çünkü akıl düşünceyle olgunlaşır, olgunlaşan insan güzel duygular taşır.
(2006) Hatice NOYAN